17 Mart 2013 Pazar

Gıda ürünleri alırken hileli olduğundan şüpheleniyor musunuz?

"Ekin Emek Gıda Sizin İçin Çalışıyor; köy ürünlerini ayağınıza getiriyor" 
Şuphecilik insan oğlu nun yapısın da var dır. Birisi bize Bir şey satıp para harcatmaya çalıştığında hemen inanmayız.Bu işte bir şey var mı diye sorular sorarız ve bir çok kurgular oluştururuz.Ama sonuç değişmez.Bir şekilde ihtiyacımız olan gıdayı yine de bir şeylere inanarak veya güvenerek alırız. Hanı "Azı karar,çoğu zarar " derler ya ;Şüphelenmek yerine göre olursa doğru bir şey. Şüpheleriniz giderin.Bunun için biraz zaman harcayarak şüphelerinizi gidererek ağız tadı ile yemeğinizi yiyebilirsiniz. Ne yapmanız gerekir? 1-Ambalajlı ürün alırken;Kontrol (güvenlik) şeridi olmayan ürünleri almayın. 2-Son kullanım tarihini mutlaka görün.Çünkü Gıdaların raf ömrü diye bir şey var.Kullanılabilecek zaman belirlenmiştir. 3-Mutlaka bileşenlerinden (içeriğinden) haberdar olun.Yazılı içeriklerin neler olduğunu araştırın.Kullanım süresini uzatmak için bir takım maddeler ilave edilmektedir.İçeriği yazılı olmayan ürünleri almayın. 4-Üretim izin belgelerinin analiz sonuçlarını mutlaka görün. 5-Ürünü aldığınız yerden mutlaka aldığınız ürünü ispatlayacak belge alın. 6-Ambalajlı olmayan "Doğal köy ürünlerini" alırken;Üretim yerinden mutlaka emin olun.Hatta yerini görerek almanız daha doğru olur."Doğal köy ürünleri" ambalajlı ürünlerden besin değerleri bakımından daha zengin olduğu bilinmektedir. 7-"Doğal köy ürünleri " nin kullanım süresi diğer endüstriyel gıdalar kadar uzun değildir. Çünkü"Doğal köy ürünleri " nde kullanım süresini uzatmak için katkı maddesi yoktur.Mutlaka üreticisinden kullanım süresi ile ilgili bilgi alın. Günümüzde "İnternet" üzerinden alış-veriş yaygınlaşıyor.Bu durum dünyayı küçülterek, bilgi ye ulaşmayı kolaylaştırıyor.Bu durumu bizler için bir şans veya fırsat olarak düşünüyorum.İnternet sitelerinde bir çok gıda satışı yapan firma ve ya sitelere rastlamaktayız.Sitelere baktığımız zaman butik üretim,özel üretim, yok şöyle,yok böyle diyerek üretime dair hiçbir deneyimi, eğitimi , ekipmanı ,Yasal hiç bir kaydı ve menşe-i belli olmayan yöresel gıda ürünleri satıcıları var.İnternet üzerinden gıda ticareti yapanların ürünleri nereden, nasıl ve ne şekilde temin ettiklerini belgelemelerini istemeniz gerekmektedir.Araştırmalarınıza yardımcı olmam açısından önerim şu:Ürünü aldığınız ilçenin veya ilin tarım ilçe müdürlüklerinden veya üretici birliklerinden destek alabilirsiniz.Ayrıca ALO 174 GIDA GÜVENLİĞİ ihbar hattını da kullanabilirsiniz.

Hürdoğan Gül
SAĞLIKLI BİR GELECEK İÇİN DOĞAL GIDA ÜRÜNLERİNİ SEÇİN...
"Ekin Emek Gıda Sizin İçin Çalışıyor; köy ürünlerini ayağınıza getiriyor"

28 Mart 2008 Cuma

MERSİNDE

28 Mart
"MERSİNDE"
Günlerim ne iyi geçti Mersin'de
Alabildiğine deniz, sonra sen
Karanlık gecelerin ötesinde
Tek sevgili, yine tek hatıra sen
Unutulur mu derin şafaklarda
Seninle geçen mesut dakikalar
Birer şarkı gibiydi dudaklarda
Güneşler, yıldızlar ve şahikalar
Böyle de olsa, gönlümce de olsa
Seninle geçen her an dünyaya değer
Sabah da, akşam da, gece de olsa
Bir daha dünyaya gelirsem eğer
İsterim ömrümün her senesinde
Günlerim hep böyle geçsin Mersin'de.....




Ümit Yaşar Oğuzcan Ekin Emek Gıda

31 Ekim 2007 Çarşamba

SENSİZLİK...

yetmiyor hiç bir şey,

sensizlik

yaşadığım yoksulluğun en büyüğü...

kanıyor yüreğim

tek ilaci sensin,

bense sana

gidip gidip

geliyorum.

sensizlik fakirliğim;

varlığın

sonsuzluğum...

11 Ekim 2007 Perşembe

BİTEN UMUDUMU CANLATAN KADINA... SEVGİLİME.....

Acılar denizinde yüzerken yalnızlığım...
Umuda sürükleyen dalga misalı,
yalnızlığıma inat çıktın karşıma...
Gecenin sinsi karanlığında
uykusuz gecelerimde karanlığa inat
bir güneş misalı doğdun odama...
yarılamışken ömrümün patıka yollarını
yorgunluğa inat bir umut misalı çıktın karşıma....
İyiki varsın....

SESSİZ SEDASIZ...

Uzaklarda yar sevmek zordur.
Haber beklersin umut edersin acaba bitermi bu hasret diye...
uzun olur anlar zamanlar aklına kötü şeyler gelir kıyamazsın demeye kahrolursun...
Bir şeyde yapamayınca dönersin yalnızlığına ve yine hasret büyütürsün
SESSİZ SEDASIZ......

HASRET...

hasret....
Sonbahara inat ölüme direnen çiçekler gördüm bu gün.
sekiz tanesini aldım.
Her biri bir birinden güzel sen hepsinden güzel...
Her birine senin adının harflerini verdim.
Onları büyüteceğim,sevdamız gibi.
Çiçekleri çok çok severim...
Onlar sevdamı;bende hasretini beslerim sevgilim benim...

13 Eylül 2007 Perşembe

GİDEN YILLAR...

Bazen hiç bitmeyecek sandığımız ilişkiler yakalarız...
Umut ederiz,geleceğimiz deriz...
Bitmeyecek bir yaz ,batmayacak bir güneş gibi gelir bize...
Zaman sonra zemperinin uzun soğuk bitmeyen gecelerinin içinde buluruz kendimizi...
Ne yazdan eser kalır nede günden...
Kaybetmiş olduğumuz umutlarımız gözyaşlarına dönüşsede her şey geçmişin içinde kalır..
Kimi bir kadehte,kimi bir ağıtta arar umudunu ama nafile...
Geçmiş elimizden aldığı geleceği bir türlü vermez geri...

SEVGİLİME...

Bedenim yaşlı İstanbul sokaklarını döverken,
ruhum sende...

Kafam vücuduma ağırlık yaparken bende,
beynim sende...

Bedenim bende bir yük misalı dururken,
yüreğim sende...

Geleceğim üstüme doğru gelirken benim,
umudum sende...

Sen Anamur sahillerinde yaşarken yalnızlığını,
zamanım sende...
Bedenim yaşlı İstanbul sokaklarını döverken,
ruhum sende...

Kafam vücuduma ağırlık yaparken bende,
beynim sende...

Bedenim bende bir yük misalı dururken,
yüreğim sende...

Geleceğim üstüme doğru gelirken benim,
umudum sende...

Sen anamur sahillerinde yaşarken yalnızlığını,
zamanım sende...

26 Temmuz 2007 Perşembe

HASRET VE UMUT...

Sanma ki unuttum seni.
Sanma ki tükendi umudum.
Sanma ki renkli rüyalarımın başrolünde değilsin
Sanma ki tenhalardaki sevişmelerim sensiz.
Çiçekler büyütüyorum beş tane
Senin isminin harflerini verdim her birine
Bilmeni isterim senin
Eğer bir kızım olursa benim
“Göbek adı” senin adın olacak
Sana olan sevgim gibi gizli kalacak.
Bil ki aramıyorsam seni
Sana mahkûm oluşumdandır benim
Gecenin kucağında yazıyorum bunu
Umudum şafağı görmek.
Ve şafağın kucağında
Yarım kalan sevişmemize devam etmek
Şafakta görüşmek üzere;
Mavi atlasımın tayı
Yasağı delen şarkılarımın düşü
Şiirlerimin dizesi
Doğacak kızımın göbek adı
Şafağı bekliyorum.
Gözlerim yaşlı,
yüreğim hasret ve umut dolu…


29–07–007 saat:02.30
Küçükçekmece-İstanbul

22 Temmuz 2007 Pazar

YAĞMUR


Hani hava kararır şimşekler çakar ve tanrının ağlamaya başladığı an varya...
Daha sonrası yeni ama yepyeni bir hayat,bulutlardan arınmış berrak bir gökmavisi bakar tepemizden ve "tanrı mutludur" diye geçer içimizden...
Bazende biz insanlar bizi mutlu edeceğine inandığımız ilişki yakalarız.
Başlangıçta çok uzun süreceğini düşünürüz.Zaman sonra tıpkı hava gibi karartırız ilişkilerimizi (üstelik bir şeyler adına) ve şimşekler çakar vücudumuzun en hassas yerlerinde,zaman zaman beynimiz ve yüreğimiz bizden çıkar,adeta çakılan şimşeklerin etkisi ile bir süre kaptanı olmayan okyanustaki gemi misalı rotasız dolaşırız o büyük denizde...
Bize göre içinde dolaştığımız okyanusa dönüşür göz yaşlarımız...
İşte sonrası berrak bir gök mavisi gibi yeni bir hayat ve yeni yeni heycanlar ve aşklar başlar...
Yad etmekten başka çaresiz geçmişi;
yaşamaya çalışırız geleceği...

21 Temmuz 2007 Cumartesi

BİTEN YAŞAMIN ARDINDAN


Yaşam aşka ne kadar benziyor.Hiçbitmeyecek sanıyoruz.Ve o an geliyor....Dolu dolu yaşanmış aşklargibi...Dolu dolu yaşanmış hayatlar sona erdiğinde...Önce kanıyor,acıtıyor,kederlendiriyor.Hiç dinmeyecekmiş gibi...Ama sonra:Derinlerimizden huzurlr bir tebessum yayılıyor."Zaten bitecek diye yaşanmıyacakmıydı yani"Ayrılık zamansınsız ölüm gibi bir şey.Her ölüm nasıl bir erken ölümsede; insan nasıl ölüme hazırlıklı isede ayrılığa öyle hazır olmalı...

ERKEK OLMAK

-Hayatına bir sürü kadının girmesi değildir.Önemli olan,kimi gerçekten sevdiği ve ona karşı nekadar dürüst olabildiğidir.
-Erkek olmak;geniş omuzlara sahip olmak değildir.Önemli olan,kaç kadına o omuzlara yaslanacak kadar güven verdiğidir.
-Erkek olmak;kalın bir sese sahıp olmak değildir.Önemli olan, nazik ve duygulu cümleler kurabilmektir.
-Erkek olmak;Romantik ortamda güzel sözlert fısıldamak değildir.Önemli olan,her sözün yürekten soylenmesidir.
-Erkek olmak;büyük ve ağır eşyaları kolay kaldırabilmek değildir.Önemli olan,hayatın yükünü cesurca taşıyabilmektir.
-Erkek olmak;kaslı bir vücüda sahıp olmak değildir.Önemli olan,o vücutta nasıl bir yürek taşıdığıdır....

EVLİLİK

1-Evlilik muessesi bir aldatmaca sistemidir.
2-Dış dünyadan soyutlanmış ev ve çözülmesi olanaksız evlilik;özgür aşk,iyi yemekler,sorunsuzluk ve medeni insanların düşünürler tarafından bu türden nimetlere karşı istek duymanın ayıp olduğu biçiminde koşullandırılmış oldukları için özlemini bile çekmediği daha başka zevklerden bizleri uzak tutar.
3-İnsan toplumu seçmez,o toplumun ürünüdür.
4-Sosyal alandaki ilerleme kadın bağımsızlığı hareketindeki ilerleme sayesinde olur.
5-Evlilik iki insanın birbirlerini sevip sevmediğini belirlemez.
6-Evlilik bir yasadır,üstelik kötü bir yasa.
7-Evlilik,kamu gücünün iki insanın birbirleriyle cinsel ilişkide bulunma konusundaki karara karışmasıdır.
8-Mantıklı toplum düzeninde artık ne kadınlar erkeklerin kölesidir,ne de erkekler kadınların.
9-Devrimler,tutkunun eseridir,mantığın değil.
10-Birbirimize güvenebilmemiz için silahların verdiği gücü bırakmamız gerekir.
11-iki insanın birbirlerine sevinç vermek amacı ile yaptıkları değil,bir üçüncü kişinin bu anlaşmaya karışmasıdır ahlaksız olan.
12-Gerçek bir teori değildir,bir eylemdir,hayatın kendisidir.
KOCAMAN BİR ATEŞ YAKACAĞIZ KAĞIT PARALARDAN,TAHVİLLERDENVASİYETNAMALERDEN,VERGİ DOSYALARINDAN,KİRA KONTRATLARINDAN VE BORÇ SENETLERİNDEN VE HERKES KENDİ CÜZDANINI DA BU ATEŞE ATACAK...
Anarşistler; kapitalizmin köleleştirip 'SEKTÖR' haline getirmeye çalıştıkları kadınlar için böyle diyor.Belkide bir ütöpyadır anarşizm,eğer öyle ise bile güzel bir ütopya......

MALATYA KATLIAMI 1

Medya bügünde Malatya katliamına geniş yer ayırmış.Olay yaşandıktan sonra geriye doğru konuşmaların ne ifade ettiğini anlamış değilim.Maalesef bizlerde bu adeta alışkanlık haline gelmiş ve bunu da değiştirme gibi bir gayret içinde olmadığımızı görmekteyim.Bu günkü feryatlar daha çok milletin din değiştirme eğilimlerinin endişeleri üzerine.Din arayışları neden gelişir insanlarda.Özellikle otoritelerin bahsettikleri kadar ucuz paraya insan bulmalarının nedeni ne?Acaba hakikaten para karşılığı dinini değiştiren insan ne kadar inandırıcı bir değişim yaşamış olur?Bu ve bunun gibi sorular dahada çoğaltılabilir.Toplumumuzda en belirgin sıkıntı "Ekonomi".Sınıflar arası gelir dağılımındaki uçurum ve halkın "kamu"ya güvensizliği toplumsal adaletin eşit dağıtılmadığı,Sosyal güvencenin "kuşa" çevrilmeside ayrı bir sıkıntı.Bunun ötesinde bu ülke suçlular cennetine dönüştürüldü.Sırça saraylardan yönetilen şirketler alenen suç işlemekte buna yöneticiler seyirci kalmakta, denetimleri ise yapılmamaktadır.Devletle işbirliği yapan ve onlardan ihale alan firmaların sigortasız işçi çalıştırdıkları aşikar.İşçiler işsizlik kaygısı ile birçoğu bilerek bu kötü kadere boyun eğmek durumunda bırakılıyor.Fakirleşen halkın yönelimide paraya dönüşebilen herşeyi satlığa çıkararak paraya dönüştürmekle şekilleniyor.Bu ülkede fuhuş yaşının 15-16 ya indiği biliniyor.Kimse buna tepki göstermedi ve ciddi anlamda ne protesto nede önlem alındı.Her nedense dinini satanlar çıkınca feryatlar yükselmeye başladı.Sahibini bilmediğim bir sözü sizlerle paylaşmak isterim:"AÇ KALAN MİLLET ONURUNU YER".Bu millete ONURUNU yemek zorunda bırakan yoneticilere duyurmayı bir ödev bilirim.

MALATYA KATLİAMI 2

Büyük puntalarla vermiş gazeteler Malatyadaki katliamı.Katliamı gerçekleştiren kişiler vatanı ve dini kurtarmak için yaptıklarını açıklamışlar.Tıpkı amcaları ve ağabeyleri gibi.Onlara göre ellerinden giden vatanlarını ve dinlerini kurtarma biçimi bu.Ama onlar bir katıl olabilecek şekilde büyütüldüler,öğretildiler,inandırıldılar ve o katlıamı gerçekleştirdiler.Bunlar eğer toplumumuzda bir-iki kişi ise sorun yok denilebilir,üzücü olansa bunlar daha bilim kurumlarınca tespit edilememiş,istatiği yapılmamış sorun burada.Dolaysi ile duyarlı insanların tedirgin olmaları kaçınılmaz olmakla birlikte bu tür olaylar toplumsal korku yaratmaktadır.Daha önemlisi bu olaylar bir sonuç.Bu sonucun oluşmasını sağlayan bir süreç var.Bu sonucu ortadan kaldırabilmek ve yeni yeni böyle olaylarla karşılaşmamak için bu tipleri yaratan nedenleri ortadan kaldırmak lazım.Sadece katilleri yakalayıp yargılamanın yetmemekte olduğunu bu güne kadar geldiğimiz yerden görebiliyoruz.Ana-babasından tutun izlediği filme kadar tüm etkileme araçları işin uzmanları tarafından değerlendirilip gerekli önlemler alınmazsa sonuçlar daha korkunç olabilir diye düşünüyorum.

11 Haziran 2007 Pazartesi

ŞAFAĞIN AYDINLIĞI....VE SEN

Cığerime giriyorsun
Karadeniz sahilinde
Şafağın aydınlığı
Ve seni soluyorum.

Varsıl İstanbul anlarını
yokluğuna harcamaktayım.
Yüreğimde ibrişim
Hasretini örmekteyim.

Anıların çökmüş içime
yüreğime işliyorsun.
Aklımdasın sen;
Acı veriyor yokluğun.

Şimdi bir Karadeniz kasabasında
Şafağın aydınlığı
Ve seni soluyorum.

Kararmış maviliği denizin
solmağa direnmiş gül gibisin.
Kara atlasında tan yerinin
dört nala giden tay gibisin.
Sözleri yasaklanmış her şarkının
yasağı delen düşü gibisin.
Viran olmuş hayatımı
dirilten tanrıça gibisin.
Acılar dünyasında dönerken yanlızlığın
dipten vuran dalga gibisin.

Şimdi bir Karadeniz sahilinde
Şafağın aydınlığı.
Ve seni soluyorum.

Kadehler içimde boğuluyor
içim sende.
Dünya batsada
Sen batmıyorsun.
Baynimde dalgalanıyorsun.
Senden bana kalan yanağımı yalayan son nefesin
Ruhun Karadeniz kasabasında
şerefine yudumluyorum son kadehimi.

Şafağın aydınlığı
ve seni soluyorum.

10-Nisan-2007 03.45

BEN....

BEN....

tek dostum ve ağabeyim

tek dostum ve ağabeyim
hayat haksızlıklarla doludur ve bu haksızlıklardan rant elde edenlerle

ben

ben

oğlum

oğlum

oğlum

oğlum

oğlum

oğlum

ERHAN

ERHAN






ben

ben

Hakkımda

Fotoğrafım
hakiki karakovan kestane balı için: www.organikbalekin